Müziğin genel olarak eğlenceli ya da kederli temalar işlediğine yönelik bir alışkanlık
vardır. Özellikle popüler müzik dünyasında kullan-at tarzı tüketim en hep eğlenceli
temaları kullanır. Fakat heavy metal dünyasında durum bunun tam tersi olarak
görülür. Sanat denilen estetik üretim, insanın zaman içerisinde ilerleyişine ve
toplumsal yaşantısına paralel olarak gelişim gösterir. Heavy Metal’in müzikal
serüveni de bu süreçlerden azade değildir çünkü heavy metal hayatın ta kendisidir.
Thrash Metal, gelişen ve ilerleyen heavy metalin ilk ve en uyumsuz çocuğudur çoğu
dinleyiciye göre. San Francisco Bay Area’nın öfkeli çocukları Britanya’dan aldıkları
melodileri Thrash Metal adında farkında olmadan bir heavy metal tarzı yaratırken
aynı dönemde Avrupa Kıtası da kaynıyordu.
Almanya’da Iron Maiden, Venom, Motörhead, Meryful Fate hayranı üç genç Marcel
“Schmier” Schirmer bas ve vokalde, Mike Sifringer gitarda, Tommy Sandmann
davulda “Karanlık bir kış gecesinde doğdum / Gök gürültüsü ve şimşekler beni
selamlıyordu” (Şarkı: Total Desaster) diyerek Destruction heavy metal fanlarını
selamladı ve sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Destruction’ın ilk profesyonel ürünü “Sentence of Death” E.P.’si 1985 yılında çıktı.
Gerek şarkılar gerekse de grubun imajı ile Thrash Metal dışında ilk Black Metal
ürünlerinden bir tanesidir. Özellikle liriklerinde işledikleri şeytani temalar, Schimer’in
vokal tarzı ve E.P. kapağı tam tamına bir “First Wave Black Metal” eseri olarak
karşımıza çıkıyor. Daha sonraları çıkardıkları “Infernal Overkill”, “Eternal
Devastation” albümleri ile Avrupa tarzı thrash metalin en iyi örnekleri oldular.
“Release from Agony” albümüne ise ayrı bir paragraf açmak gerekir. Gruba ikinci gitarist Harry’nin girmesi ile daha teknik, daha yoğun gitar partisyonları olan besteler üretmeye başladılar. Böylece Destruction belki de tarihin ile progressive thrash denemesini yapmış oldu. Gerçekten olağanüstü iyi gitar işçiliği olan bir albüm “Release from Agony”. Dikkat ederseniz Destruction’ın Thrash Metal, Black Metal ve Progressive Thrash gibi üç birbirinden farklı tarzı farkında olarak ya da olmayarak icra ettiğini görebiliriz ve bu da onların ne kadar öncü bir grup olduğunu ortaya serer.

Bu albümden sonra grubun kurucusu, bas vokali Schmier gruptan ayrılır. Schmier, müzikten ayrı olduğu dönemlerde fırıncılık, pizzacılık yaparak hayatını kazanıyordu. Bu donemde Schimer’siz Cracked Brain adında fena sayılmayacak ve The Least Successful Human Cannonball oldukça kötü denebilecek albümleri yaptılar fakat Destruction demek Schimer demekti. Hem Schimer müziksiz, hem de Destruction Schimer’siz yapamadı ve Schimer 1999’da gruba tekrar döndü. 2000 yılında “All Hell Breaks Loose” ile geri dönüş albümlerini çıkardılar. Grubun ikinci dönemi sayılabilecek bu süreç hala devam ediyor ve Destruction ve Schimer hala üretiyor. En son 2025 yılında “Birth Of The Malice” adında bir albüm yayınlayacaklarını duyurdular. Ne denebilir ki? Ceketimizin düğmesini ilikleyip devil hornsu havaya kaldırmaktan başka ne yapılabilir!
Alman Thrash Metali Destruction, Kreator, Sodom ve Tankard ile rafine heavy metal fanlarının gönlündeki “Big 4”u çoktan yaratmıştı. Gerisi ile pek ilgilenmemek ve Mad Butcher, Thrash Attack, Bestial Invasion, Thrash Till Death ve diğer thrash klasiklerini aklımızın ve kalbimizin bir köşesine mıhlamak gerek.
Alkan Karaçam